Ekim ayının son günlerinde Bab'ül Mendeb (Bab-el-Mandeb) Boğazı'nda bir LNG tankerine ve muhtemelen aynı gün ikinci bir gemiye yönelik gerçekleşen saldırılar, Yemen kıyısı açıklarındaki son vakalar olarak biliniyor.

Sadece Ekim ayında, USS Mason adlı savaş gemisinin deniz sathına yakın seyreden iki füze tarafından hedef alındığına ve Somali kıyısından 482 km açıktaki bir ticaret gemisinin Somalili deniz haydutlarınca tehdit edildiğine tanık olundu. Ayrıca, IŞİD örgütünün Somali'nin kuzey bölgelerinden biri olan Puntland kıyı kasabasını ele geçirdiği hakkında bildirimlerin gelmesi de büyük endişe yarattı.

Birbiri ardına yaşanan bu olaylar, Somali ve Yemen'deki genel istikrarsızlığın denizcilik sektörünü yeniden etkilemeye başladığı ve tesis edilmiş olan güvenli deniz çevresini ciddi olarak tehdit ettiği şeklinde yorumlanabilir.

Somali kıyısı açıklarındaki son olaylar, Somali'nin doğu kıyı kesimindeki yerlerin deniz haydutluğu faaliyetlerine karşı savunmasız olduğunu söyleyen Batılı deniz kuvvetlerini haklı çıkarıyor.

Ayrıca, Yemen iç savaşının yakın zamanda sona ereceğine yönelik bir işaret olmaksızın sürmesi de bölgedeki dengeleri gittikçe altüst ediyor.

Deniz haydutluğu vakaları son yaşananlarla sınırlı kalmayıp artış gösterirse, ciddi sonuçlarla karşılaşılabilir. Çünkü bu olaylar, deniz taşımacılığının silahlı koruma güçlerinden tamamen vazgeçerek veya bu güçlerin kalitesini düşürerek güvenlik konusunda daha az korunaklı olduğu bir zamana denk gelmiştir. Ayrıca, bölgedeki deniz kuvvetlerini sürekli olarak eksiltmesi batılı ülkeleri zor durumda bırakacaktır.

Somalili deniz haydutları ticari gemileri kaçırmak için işbirliği yaparsa, başarılı olma ihtimalleri yüksek. Benzer şekilde, Bab'ül Mendeb Boğazı'nı kapatma veya trafik akışını bozma girişimleri de ihtimaller dâhilinde gözükmektedir. Gerçekleşmesi durumunda bu saldırılar, dünya denizciliğine ve deniz taşımacılığına finansal ve fiziksel açıdan ciddi zararlar verecektir.

Kaynak: 4 Kasım 2016 tarihli TradeWinds Gazetesi.