DTO Kasım 2017 AB Bülteni

?

DTO AB Bülteni _    _______         ______ ____   __  __________________________________________________________  ___________________  ___   _____KASIM 2017

 

Avrupalı Armatörler, IMO çevre toplantısında kaydedilen gelişmeyi destekliyor

Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (ECSA), Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Deniz Çevresini Koruma Komitesi'nin (MEPC) Ekim ayında gerçekleştirilen oturumlar arası toplantısında ilerleme kaydedildiği görüşünde.

Söz konusu Toplantıda, Paris İklim Anlaşması'na göre kapsamlı bir CO2 azaltım stratejisi için net bir vizyonun ve yönlendirici ilkelerin oluşturulması amacıyla IMO ön stratejisi etraflıca ele alındı; kısa, orta ve uzun vadeli olası tedbirler listesi, muhtemel zaman çizelgesi ve bu tedbirlerin IMO devletleri üzerindeki etkisi görüşüldü.

ICS ve diğer denizcilik birlikleri tarafından anılan toplantıya sunulan bir tebliğde, IMO'nun uluslararası denizcilik sektörü adına bir dizi CO2 azaltma hedefini kabul etmesi gerektiği görüşü yinelendi. Daha açık şekilde belirtmek gerekirse, denizcilik sektöründen kaynaklanan toplam CO2 emsiyonlarının 2008 yılı seviyelerini aşmaması gerektiği ve 2050 yılına kadar sektörden kaynaklanan toplam emisyon azaltım oranlarının ton-km bazında IMO tarafından belirlenmesi gerektiği ileri sürüldü.  

ECSA Genel Sekreteri Martin DORSMAN: "Avrupa Komisyonu ve AB Üyesi Devletlerin birlik olmalarından ve oturumlar arası toplantıda IMO üyeleri içerisinde önerilen farklı görüş ve önerileri birleştirmeye yönelik büyük çaba sarf etmelerinden özellikle memnuniyet duyduk" dedi. Avrupalı armatörler, IMO'ya Üye Devletlerin kabul edeceği kararlı bir stratejinin Nisan 2018'de gerçekleştirilecek olan bir sonraki MEPC toplantısında IMO tarafından sunulabileceğine inanıyor.

Avrupalı armatörler, denizcilik endüstrisinin karbondan arındırılmasına yönelik kuşkusuz güçlü bir istek duyuyorlar. Pek çok denizcilik şirketi daha çevreci ve sürdürülebilir deniz taşımacılığı için şimdiden ilerleme kaydetti. Söz konusu şirketler, filolarının enerji verimliliğini geliştirmeye yönelik farklı çözümler araştırmaktadırlar. Şirketler; yakıt verimliliğinin, LNG-makine teknolojisinin, fosil olmayan alternatif yakıtların ve elektrik ve hibrid akü sistemlerinin geliştirilmesi için makinelerin ve pervanelerin iyileştirilmesi gibi teknolojik inovasyonlara büyük yatırımlar yapıyorlar. Şirketler, toplam yakıt tüketimini azaltmak amacıyla gemideki yakıt tasarrufunu sürekli takip edecek stratejileri de hayata geçirmiş durumdadırlar. (Kaynak: ECSA)

Birleşmiş Milletler İklim Konferansı, Paris Anlaşması'nın uygulanması konusunda ilerleme kaydetti

Bu sene Fiji'nin başkanlığında Bonn'da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP 23) yaklaşık 200 ülke bir araya geldi. Taraflar, önümüzdeki sene Polonya'nın Katowice kentinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki BM iklim konferansı öncesinde, tarihsel önemdeki 2015 anlaşmasının dünya çapında yürürlüğe girmesine yönelik somut ilerleme kaydetti.  

Paris Anlaşması, iklim eylemi için küresel bir çerçeve oluşturuyor ve küresel ısınmanın 2 °C'nin altında tutulması için düşük karbonlu bir geleceğe kaçınılmaz bir geçişi öngörüyor. Avrupa Birliği de, Paris Anlaşması gereğince sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar en az % 40 azaltmayı taahhüt etmiştir (1990 yılı seviyesi).

İklim değişikliğiyle mücadelede küresel liderlik konumunu sürdürmeyi isteyen AB, bu liderliğinin bir sinyali olarak Kyoto Protokol'ünün Doha Değişikliği onay belgelerini bu senenin sonuna kadar tevdi etmeyi hedeflediğini açıkladı. Doha Değişikliği, Kyoto Protokolü'nün 2020 yılına kadar tarafların sera gazı emisyonlarını azaltmalarını gerektiren ikinci taahhüt dönemini ilgilendirmektedir. AB, 2016 yılında emisyonlarını % 23 kadar azaltarak şimdiden 2020 hedeflerinin üzerine çıkmış durumdadır. Doha Değişikliğini hızlıca onaylama kararı, AB'nin uluslararası iklim eylemine olan bağlılığını ve bu konudaki taahhütlerini yerine getirmekte olan güvenirliğini göstermektedir.

COP23'ün bazı sonuçları aşağıdaki gibidir:

  • Kolaylaştırıcı (Talanoa) Diyalog: Talanoa Diyaloğu fikri, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabaların kararlı şekilde artırılmasına sağlam bir temel oluşturmak amacıyla Bonn'da kararlaştırıldı. Diyalog, iklim değişikliğiyle mücadelede sağlanan ilerlemenin sergilendiği ve en iyi uygulamaların paylaşıldığı bir alan yaratacaktır.
  • 2020 öncesinde iklim değişikliğiyle mücadele: 2020 öncesinde iklim değişikliğiyle mücadeleye dair tartışma, hedeflerin 2020'den önce gerçekleştirilmesine ilişkin iki durum değerlendirme çalışmasını öngören bir karar metni ile sonuçlandı. Yukarıda belirtildiği gibi, AB 2016 yılında emisyonlarını % 23 azaltarak 2020 hedefini şimdiden aşmıştır. Ayrıca, AB ve AB Üyesi Devletler, gelişmekte olan ülkelere 2016 yılında 20.2 milyar Euro'luk bir katkı sağlayarak en büyük iklim finansörü olmaya devam etmektedir.
  • Kayıp ve Zarar: Taraflar, kayıp ve zararlar hakkında önemli bir karar metni üzerinde anlaşma sağladılar. Buna göre, daha önce alınan kararlarla dengeyi bozmayacak şekilde, zayıf ve küçük adaların taleplerini dikkate alan bir uzlaşma planı geliştirildi. Kayıp ve Zarar desteğini iyileştirmek amacıyla Mayıs 2018'te bir uzman diyaloğu organize edilecektir.
  • Cinsiyet Eylem Planı: COP23'te, Paris Anlaşması kapsamındaki ilk Cinsiyet Eylem Planı üzerinde mutabık kalındı. AB, aktif olarak bu eylemi destekledi ve pek çok AB Üyesi Devlet söz konusu girişim için yoğun çaba sarf etti.
  • Yerli Halkın Platformu: Taraflar, COP21'de kurulan yerel halk platformunun faaliyet göstermesi konusunda uzlaşmaya vardılar. Söz konusu karara varılmasında AB önemli bir rol üstlendi. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

Batı Akdeniz ülkeleri, bölgede Mavi Ekonomiyi geliştirmek amacıyla işbirliğini artırıyor

Batı Akdeniz ülkelerinin Bakanları, Batı Akdeniz'de mavi ekonominin sürdürülebilir gelişimine yönelik bir Girişimi onaylamak ve faaliyete geçirmek üzere 30 Kasım 2017 tarihinde İtalya'nın Napoli kentinde bir araya geldiler. Girişim, ortak deniz alanını daha emniyetli, daha temiz ve daha üretken yapma amacına yönelik ortak eylemler serisidir.

Bakanlar, Girişimin yönetim kurulu başkanlıklarının 2018 yılında Cezayir ve Fransa tarafından, 2019 yılında Fransa ve Fas tarafından ve 2020 yılında ise Fas ve İtalya tarafından yapılmasına karar verdiler. Resmi olmayan toplantı, Cezayir, Fransa, İtalya, Libya, Malta, Moritanya, Fas, Portekiz, İspanya ve Tunus tarafından kabul edilen bir deklarasyon ile sonuçlandı (Deklarasyon: https://ec.europa.eu/maritimeaffairs/sites/maritimeaffairs/files/2017-11-30-west-med-declaration_en.pdf).

Avrupa Komisyonu'nun Çevre, Denizcilik ve Balıkçılıktan sorumlu Bakanı Karmenu VELLA, "Bugün kabul edilen Bakanlık deklarasyonu, ülkelerin Batı Akdeniz bölgesinde sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmeye yönelik siyasi istekliliğine tanıklık etmektedir. Emniyetli ve temiz bir Akdeniz istiyorsak, çabalara katılmalıyız. İstihdam yaratmak ve esaslı ve sürdürülebilir mavi ekonomi ortaya koymak istiyorsak, hepimizin aynı doğrultuda çalışması gerekiyor. Hem AB'nin ve hem de Güneyli paydaş ülkelerin Girişime eşit şekilde inanıyor olduğunu görmek önemli" dedi.

İtalya Altyapı ve Taşımacılık Bakanı Graziano DELRIO: "Coğrafya kaderdir ve göz ardı edilemez: Akdeniz'in çevresel olarak korunması ve gelişmesinin geleceğimiz için birinci derecede önemli oluşuna dair bugün AB ve Akdeniz için Birlik (Union for the Mediterranean – UfM) ile anlaşmaya varan 10 Ülkenin ortak kaderinin bir parçası Akdeniz'dir. Toplumlarımızın küresel gelişimine önemli bir katkı sağlamak amacıyla, Akdeniz'i sosyal, ekonomik ve çevresel düzeyde barışçıl ve sürdürülebilir kalkınma alanına dönüştürmek için çabalıyoruz. Bu ortak coğrafi kaderin, bu coğrafi bölgede yaşayan insanlar için bir refah politikası sunacağını garanti etmeliyizr" dedi.

Akdeniz için Birlik Genel Sekreteri Fathallah SIJILMASSI, "Mavi ekonomi, bölgede sürdürülebilir kalkınma ve istihdamın yaratılması için itici bir kuvvet olarak; insani kalkınma, bölgesel entegrasyon ve istikrara katkı sağlamaktadır. Bugün, Akdeniz'deki somut girişimler ve projeler için pozitif ve ortak bir gündemi geliştirmek maksadıyla, işbirliği çabalarımızın bölgesel ve alt-bölgesel boyutlarını güçlendirmek için buradayız" dedi.

Bahse konu Bakanlık Toplantısına paralel olarak, 29-30 Kasım 2017 tarihlerinde yine Napoli'de Mavi Ekonomi Akdeniz Paydaşlar Konferansı gerçekleştirildi. Konferansta, 30 ülkeden deniz ve denizcilik meseleleriyle ilgili ulusal, bölgesel, yerel idareler, özel sektör, uluslararası örgütler, akademi ve sivil toplum kuruluşlarından 400 katılımcı bir araya geldi. Paydaşlar, Akdeniz'de mavi ekonomi sektörleri için fırsatları, zorlukları ve ekonomiyi canlandırma ve istihdam yaratma yollarını ele aldılar. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

Gemiadamları ve işletmeciler üzerindeki idari yüklerin hafifletilmesine ihtiyaç var

ECSA ve Avrupa Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ETF), 8-10 Kasım 2017 tarihlerinde Talinn'de gerçekleştirilen Dijital Taşımacılık Günleri'nde, gemi mürettebatının ve şirketlerinin karşı karşıya kaldığı idari yüklerin azaltılması çağrısında bulundu.

Haziran 2016'dan bu yana Avrupa limanlarındaki gemiler için raporlama formalitelerini basitleştirmeyi ve rasyonel hale getirmeyi amaçlayan AB Raporlama Formaliteleri Direktifi (Reporting Formalities' Directive) ne yazık ki amacına ulaşamamıştır. Aksine, mürettebat ve şirketler daha önce olmadığı kadar kötü bir durumla karşı karşıyadır. Tek bir Avrupa penceresinin oluşturulmasından ziyade, değişik ulusal çözümler geliştirilmiş ve hatta Üye Devlet seviyesinde dahi çoğunlukla tek bir çözüm söz konusu olmamıştır. Mevcut durum, idari iş yükünü ve gemiadamlarının bitkin düşme tehlikesini artırmaktadır.

ECSA ve ETF, Avrupa Komisyonu'nun Raporlama Formaliteleri Direktifi ile alakalı problemleri ve bu problemlerin aciliyetini kavramış olmasından memnuniyet duymaktadır. Avrupa Denizcilik Tek Pencere (European Maritime Single Window - EMSW) ortamına ilişkin Etki Değerlendirmesinin başlatılmasını olumlu karşılayan ECSA ve ETF, 2018 yılı baharında bu konuda iddialı bir öneriyi dört gözle beklemektedir. ETF ve ECSA, AB Üyesi Devletleri özellikle istekli olmaya davet ediyor ve gerçek anlamda basitleştirmenin sağlanabilmesinin ve gereksiz idari yüklerin azaltılmasının yalnızca uyumlaştırma yoluyla başarılabileceğini ileri sürüyor.

ETF'nin Politika Sekreteri Philippe ALFONSO: "Harmonize bir sistem, mürettebatın esas görevi olan emniyetli ve güvenli deniz yolculuğuna odaklanmasını mümkün kılacaktır. Tüm tarafları açık görüşlü olmaya teşvik ediyoruz. Elbette vazgeçilebilecek raporlama gereklilikleri, daha iyi şekilde yeniden kullanılabilecek bilgiler ve pek çok aktör için daha net şekilde açıklanabilecek sorumluluklar vardır. Bu değerlendirmenin etraflı şekilde yapılması durumunda, mürettebat ve şirketler üzerindeki idari yüklerde büyük bir azalma olacaktır" dedi. (Kaynak: ECSA)

AB ve Arktik ortakları açık denizlerde kaçak avlanmayı önleyecek

Avrupa Birliği ve Arktik meseleleriyle ilgili ortakları (Kanada, Çin Halk Cumhuriyeti, Grönland ve Faroe Adaları itibarıyla Danimarka, İzlanda, Japonya, Kore Cumhuriyeti, Norveç, Rusya Federasyonu ve Amerika Birleşik Devletleri), Arktik açık sularında kaçak ticari avlanmanın önüne geçmek üzere 1 Aralık günü uluslararası bir mutabakata vardılar. Söz konusu anlaşma, bölgedeki balık stoklarının sürdürülebilir kullanımını destekleyecek yeterli bilimsel bilgi mevcut oluncaya kadar geçerli olacaktır.  

Arktik bölgesi, küresel ortalamanın yaklaşık iki katı oranında ısınmakta, bu da balık stoklarının büyüklüğü ve dağılımında bir değişime yol açmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak Arktik açık denizleri, orta ya da uzan vadede ticari balıkçılık için daha cazip hale gelebilir. Bununla birlikte şimdiye kadar, Arktik açık denizlerinin büyük kısmı herhangi bir uluslararası koruma ya da yönetim rejimi kapsamına alınmamıştır.

Anılan anlaşma, ilerideki tüm balıkçılık faaliyetlerinin sürdürülebilir şekilde yürütülmesini temin etmek amacıyla, Orta Arktik Okyanusu için bölgesel balıkçılık yönetimi örgütlerinin yaratılmasına doğru atılan ilk adım olacaktır.

AB Çevre, Balıkçılık ve Denizcilikten sorumlu Bakanı Karmenu VELLA, "Tüm tarafların gösterdiği bağlılık ve liderlik söz konusu tarihi anlaşmaya ulaşılabilmesini mümkün kılmıştır. Anlaşma, uluslararası okyanus yönetimi çerçevesindeki önemli bir boşluğu dolduracak ve hassas deniz ekosistemlerini gelecek nesiller için koruyacaktır" dedi.

Bahse konu Anlaşma, en son 5-6 Ekim 2017 tarihlerinde AB'nin ev sahipliğinde Malta'da düzenlenen Denizlerimiz Konferansı'nda (Our Ocean Conference) vurgulanan ve bilimsel temelli ve ihtiyati yönetim rejimi yürürlüğe girmeden Arktik açık denizlerinde ticari balıkçılığın başlamaması gerektiğini vurgulayan görüşle uyumludur. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

Avrupa Komisyonu bilimsel danışmanları deniz ürünleri hakkında görüş yayınladı

Avrupa Komisyonu Bilimsel Danışma Mekanizması Üst Düzey Grubu, 30 Kasım 2017 tarihinde "Deniz Ürünleri" hakkında yeni bir bilimsel görüş yayınladı. Danışmanlardan, gelecek nesillerin kullanımlarına zarar vermeyecek şekilde daha fazla deniz ürünü ve biokütlenin nasıl elde edilebileceği hususunu incelemeleri istenmişti. Üst Düzey Grup, 2050'ye kadar 10 milyara ulaşacak olan dünya nüfusunun taleplerini karşılamaya yarayacak politika önerileri formüle etmektedir.  

Karmenu VELLA, "Artan küresel nüfus yalnızca tarımsal ürünlerle beslenemez. Neyse ki, denizlerde büyük bir potansiyel bulunmaktadır. Bu rapor bize iki şekilde yardımcı olacaktır. Rapor, denizlerden nasıl daha fazla ürün elde edebileceğimizi gösteriyor ve bunu sürdürülebilir şekilde nasıl yapabileceğimizi açıklıyor" dedi.

Raporda öne çıkan öneriler şöyledir: dengeli bir ürün üretme sistemi için üreticilerin ve tüketicilerin ihtiyaçlarının hesaba katılması, besin zincirinde altta bulunan türlerin tüketiminin artırılması (deniz yosunları ve kabuklu deniz ürünleri gibi), AB ve güneyli paydaş ülkeler arasında sürdürülebilir balıkçılık ortaklık sözleşmelerinde kültür balıkçılığının dikkate alınması. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

01.01.2017 – 06.12.2017 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları

01.01.2017 – 06.12.2017 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında 14 Türk Bayraklı gemi (Hırvatistan-Split; İtalya-Cenova; İtalya-Taranto; İtalya – Monfalcone; İtalya – Oristano; İspanya-Castellon de la Plana; Romanya-Köstence (2); Yunanistan-Rodos (3); Yunanistan – Kos; Yunanistan – Kalamaki; Almanya-Hamburg) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx ) yer almaktadır

Bilgilerinizi arz ve rica ederiz.

                                                                                                                      Saygılarımızla,

 

                                                                                                                      Murat TUNCER

                                                                                                                      Genel Sekreter

AB_Kasim.pdf