• Anasayfa
  • |
  • Uzmanlar uyarıyor: Bu durum devam ederse Paris Anlaşması’nın gerçekleşme şansı sadece %5

Uzmanlar uyarıyor: Bu durum devam ederse Paris Anlaşması’nın gerçekleşme şansı sadece %5

Uzmanlar yüzyılın sonunda Dünya'nın iki derece ısınmasının önüne geçme şansımızın sadece %5 olduğunu belirtiyor. Ekonomik büyüme, sera gazı salımı ve nüfus artışındaki küresel eğilimler, Paris İklim Anlaşması ile hedeflenen 2 derecelik ısınma limitinin başarılı olma şansını oldukça zorluyor.

195 ülke tarafından imzalanan Paris Anlaşması, küresel ısınmayı sanayi devriminden önceki değerlere göre 2 derecenin oldukça altında tutmayı hedefliyor, hatta 1,5 dereceyi asıl hedef olarak kabul ediyordu. Yeni veriler iklim değişikliğinin 1,5 derecelik bir ısınmaya yol açma riskinin %99 olduğunu gösteriyor.

Washington Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırma, sera gazlarının sıcaklığı etkileme olasılığına değil, 50 yıllık nüfus artışı, gayri safi yurt içi hasıla ve 1 dolarlık ekonomik işlem başına düşen karbondioksit salımını ölçen karbon yoğunluğunu baz alıyor. Yapılan çalışma 2100 yılında küresel ısınmanın %90 oranında 2 ile 4,9 derece arasında olmasını bekliyor. Bu analiz özellikle karbon yoğunluğunun belirleyici bir faktör olacağını öne sürüyor.

Teknolojik gelişmelerin bu yüzyıl içerisinde, özellikle Çin ve Hindistan başta olmak üzere, karbon yoğunluğunu %90 oranında azaltması bekleniyor. Ama bu değişimin 2 derecelik ısınmanın önüne geçemeyeceği düşünülüyor.

Her ne kadar nüfus artışı daha büyük bir problem olarak gözükse de, araştırma 2100 yılında 11 milyar olacak dünya nüfusunun ağırlıklı olarak sera gazı salımına çok büyük bir etkisi olmayan Sahra Altı Afrika ülkelerinde olacağını belirtiyor. Bu yüzden nüfus artışının etkisinin karbon yoğunluğu kadar etkili olacağı düşünülmüyor.

Aslında Paris Anlaşması sırasında bile 2 derecelik ısınma sınırının olası olmadığını uzmanlar belirtse de, asıl umudun düzenli olarak yenilenecek taahhütler olduğu belirtilmişti. Ama özellikle Donald Trump liderliğindeki ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çıkması kamuoyunun umudu kaybetmesine sebebiyet verdi.

Araştırma, ülkelerin taahhütleri yerine teknolojik gelişmelerin %5'lik şansımızı dramatik olarak değiştirebileceğini kabul etse de, son 50 yıldaki bilgi teknolojisi, robotik, hibrit ve yakıt verimi teknolojilerinin karbon yoğunluğunu sadece %2 oranında azalttığını belirtiyor.

Bununla beraber araştırmayı eleştirenler de var. Teksas A&M Üniversitesi'nde iklim değişikliği üzerine çalışan Andrew Dessler, araştırmanın sonuçlarını mantıklı bulsa da, gelecekteki sıcaklık artışlarının kesin olarak tahmin edilemeyeceğini savunuyor. Dessler, 2 veya 1,5 derecelik küresel ısınmanın artık gerçekleşeceğini kabul etmekle beraber, yarın bir bilim insanının alternatif bir teknoloji geliştirme şansının da olası olduğunu kabul etmemiz gerektiğini belirtiyor. Dessler'a göre ozon tabakası ve asit yağmurlarına karşı geliştirilen uluslararası yaptırımlar gibi, hızla masrafları düşen yenilenebilir enerji kaynakları da karbon yoğunluğunu düşündüğümüzden daha hızlı etkileyecek.

Kaynak: http://www.yesilist.com/