• Anasayfa
  • |
  • Haritaların Doğruluğunun Önemi

Haritaların Doğruluğunun Önemi

Günümüzde denizciler kendilerini geleneksel kağıt haritalar ve elektronik haritalar arasında ki bir geçiş döneminde bulmuştur. Tüm kalifiye denizciler denizcilik seyir kariyerlerine kağıt haritalarda yön bulmayı öğrenerek başlamışlardır. Sadece elektronik sistemler ile seyir yapan gemilerde görevli personel için kağıt haritalar, okulda öğrendikleri ancak günümüzde kullanılmayan gökyüzü ve sekstantlı (sextant) yönbulma teknikleri gibi yavaş yavaş tarihe karışmaktadır. Diğer taraftan, gemilerinde ağırlıkla geleneksel kağıt harita kullanan personel ise kağıt haritalarının her zaman güncel bir durumda tutmakla yükümlüdür. Bu iki grubun yanında hem kağıt hem de yakın zamanda kullanımı mecburi hale gelecek olan elektronik haritaların kombinasyonunu kullanan gemiler de mevcuttur. Bu gibi gemilerde yeni nesil genç personel yeni elektronik sistemlere güvenirken, geminin kıdemli zabitleri eski tip haritalardan vazgeçmemektedirler. Bazı hidrografi daireleri ve yetkilileri, gemilerde hem kağıt haritaların hem de elektronik haritaların korsan versiyonlarının kullanıldığına dikkat çekerek uyarıda bulunmuşlardır. Ayrıca, Avustralya Deniz Emniyeti Ajansı bazı gemilerin (Australlian Maritime Safety Agency) liman kontrolleri sırasında uygunsuz haritalar bulundurduğu için tutulduğunu açıklamıştır. Birçok karaya oturma vakası akabinde yapılan soruşturmalarda, halen ‘resmi’ olarak kullanılan kağıt haritalar yerine bir diz üstü bilgisayara yüklenmiş korsan haritaların kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, gemilerde korsan haritaların kullanıldığı benzer vakalar kılavuz kaptanlar tarafından da rapor edilmiştir. Elektronik harita sistemlerinin kullanılmasının zorunlu kılınması büyük bir gelişme olup, önemi bazen azımsanmaktadır. Bahse konu elektronik harita kullanımı geleneksel kağıt harita ile eğitim görmüş olan denizciler için gerçekten de büyük bir değişiklik olup, tekrar eğitimi gerektirmektedir. Yeni sisteme uyum sağlamakta yaşanan büyük sorunların yanı sıra, farklı üreticilerin imal ettiği sistemlerin arasında bir standardizasyonun sağlanamaması da bu konudaki problemleri tahmin edilenden daha üst seviyeye çıkarmıştır.