Maliyet kesintileri deniz kazaları riskini arttırıyor
Maliyet kesintileri deniz kazaları riskini arttırıyor
Gemi kayıplarının sayısındaki düşüş daha az tedbirli olmak için bir gerekçe değil çünkü maliyetlerin kısılması, denizci yorgunluğu, çetin hava koşulları ve hatta emisyon azalmaları yeni riskler olarak ortaya çıkıyor
Suların durulmadığı mevcut piyasa koşullarına rağmen, sektörün nabzını ölçen önemli bir göstergede gelişme kaydedilmesi sevindiricidir. 2014'te 88 gemi kaybı yaşanırken, bu sayı 2015'te 85'e geriledi. On yıldan uzun süredir ilk defa bu kadar düşük seviyelerde seyreden kayıplar, 2006'dan beri neredeyse yarı yarıya azaldı.
Bu gelişmeyi mümkün kılan başlıca etmenler, gemilerin ve gemilerde kullanılan teknolojinin daha yüksek standartlara kavuşması ile mürettebatın ve yönetimin daha donanımlı hale getirilmesi olup, bunların ardındaki itici güç de güvenliğe daha fazla önem veren bir kültürün geliştirdiği kanun ve yönetmeliklerdir.
Yine de, güvenilir bir sigorta şirketinin geçen seneki 2,687 kaybın sebeplerini açıkladığı raporuna bakıldığında, denizcilik dünyasını yeni risklerin beklediği görülüyor. Bunlar arasında, karşılaştıkları finansal sıkıntılardan dolayı gemi sahiplerinin işletme standartları maliyetlerinde kesintilere gitmesi özellikle vurgulanıyor.
Bakım işlemleri için olabilecek en uzun zaman aralıkları tercih ediliyor. Ayrıca TradeWinds'in elde ettiği bilgilere göre, en az bir konteyner hattı özel sörveyini bazı durumlarda yedi buçuk senede bir yaptırmanın yollarını araştırıyor.
Geçmiş yıllardaki benzer durumlarda olduğu gibi, güvenlikle ilgili konularda 'son ana kadar erteleme' anlayışının benimsenip yaygınlaşmasına izin verilmemeli. Gemilerin geçici olarak hizmet dışına alınması (layup) öngörülmeyen bazı sorunlar yaratabilir çünkü sektöre geri dönen gemiler teknolojik açıdan değişip ilerlemiş bir piyasayla karşılaşacaklardır. Bu nedenle, gemilerin hizmetten alınarak bağlanmasıyla ilgili prosedürlere belli bir standart getirilmesi önemli. Söz konusu standartlaşma olmadan, gemilerin yeniden hizmete alınma süreci, kendine özgü bazı riskler yüzünden son derece 'sıkıntılı' geçebilir.
Mürettebatın yorgun olmasından kaynaklandığı iddia edilen kazalar için sigorta taleplerinin artması ise denizcilerle birlikte diğer herkesin dikkatini çekmelidir. Vardiyaların uzun tutulması ve mürettebatın bazı önemli konularda yeterli eğitim alamaması gibi durumların denizci hataları yüzünden yaşanan kazaları daha da arttırma tehlikesi vardır.
BİR RİSK FAKTÖRÜ OLARAK ÇETİN HAVA KOŞULLARI
İklim değişikliğinin daha zorlayıcı hava koşullarına sebep olacağı yönündeki tahminler bir diğer risk faktörü olarak karşımızdadır. Bu yüzden, hava durumuna göre rota güncelleme sistemleri (weather routing) gemi işletmesindeki güvenlik zincirinin gittikçe daha ayrılmaz bir halkası haline geliyor.
Gemilerden kaynaklı emisyonların azaltılmasına yönelik uygulamalar dahi riskler taşımaktadır. Söz gelimi, düşük emisyon alanlarına girerken gemilerin yakıt değiştirmesi motorlarında bir takım sorunlara neden olabilir. Emisyonlarla ilgili mevzuatta beklenen değişiklikler kazaların artmasıyla sonuçlanabilir.
Kapasitesi 20,000 teu'ya kadar artan konteyner gemileriyle birlikte kayıpların boyutlarında muazzam bir artış olabilir ve bunun verdiği zarar bir milyar doların üzerine çıkabilir. Bu sene yaşanan iki karaya oturma olayı hâlihazırda ciddi bir tedirginlik yaşatmaktadır.
Bilgisayar teknolojisinin gittikçe daha fazla kullanılması güvenlik açısından faydalıdır fakat otomatikleştirilmiş sistemlere aşırı bağlılık ve siber suçların artışı gibi kendi içinde tehlikeler de barındırmaktadır.
Son on yıl içinde gemi kayıplarının daha az yaşanması sektörün genel durumu açısından olumlu bir gelişmedir fakat mevcut riskler etkili bir şekilde ele alınmazsa, ilerleyen zamanlarda ağır bedeller ödenebilir.
Kaynak: 25 Mart 2016 tarihli TradeWinds haberi.